HENÜZ VAKİT VARKEN

Dinle kaldırımları, duvarları, taşlı park yollarını... Orada bir ağacın altında... Söylemeliyim Bursasporumun en güzel marşlarını sana...

SANA OLAN AŞKIMIZ

Bizden öncekilerden bize emanet olan , Bizden sonraki herkese emanetimiz olan sana duyduğumuz ''Bağlılığımız'' sana olan karşılıksız ''Aşk''ımız olucaktır !

FARKIMIZ TEKSASLI OLMAMIZ

Ne moral kalır kafada, bir nebze de olsa iştah kalır o 90 dakika susmayan boğazda. O soğuk işler ya vücuda stadtan çıkınca hani..

ÖVÜNMEKLE ÇOK HAKLIYIZ

Biz daha kendi tribünlerimize bunu okutamazken dünyanın işine bak; kozmonot ve katerina arkadaşlar daha şimdiden 9.sayıyı ne zaman çıkartacağımızı soruyorlar.

ERKAN ABİ

Kaç kez Felç olana dek direndik bu kahpeliklere. Herşeyi görüyorsun ya Erkan abi. Görüyorsun ya. Evi olmayan Sokak çocuğu gibi bizide bitirdiler Erkan abi.

14.8.11

Sedar'dı Adı #1



Dara düştü, parasız kaldığı günler oldu ama renklerine baktı atkıların, hepsi yeşil beyazdı ve üstlerinde bir yerlerde Bursaspor arması vardı, bedeli sağlam olmasına karşın onları hiç satmadı.
Tıpkı hiçbir zaman şehrini ve takımını satmadığı gibi..

Büyüdü Serdar..
Kaderi ve yeteneği el vermedi, Bursaspor'un formasını sahada değil, tribünde giydi..
Mahallede arkadaşlar edindi, çoğu Bursasporluydu..
Okulunda arkadaşlar edindi, çoğu Bursasporluydu..
Kız arkadaşı da Bursasporlu olsun istiyordu..

Bir gün geldi ve ailesinin yanından sıyrıldı Serdar..
Yeri geldi okuldan arkadaşlarıyla, yeri geldi mahalleden arkadaşlarıyla gitti maçlara..
Kuzeni vardı, 'Barış ağabey'
Ailesi istemiyordu onunla maça gitmesini..
Tribünde tanınırdı, sözü geçerdi, dinlenirdi..
Amigo tayfasındandı..
"Aman Serdar'ım, onun ne yapacağı, ne olaya karışacağı belli olmaz. Sen arkadaşlarınla git, ona fazla takılma" derdi anası.
Öyle de yaptı belli yaşına kadar..

Yıllar geçti..
Bursaspor aşkıyla beraber büyüdü Serdar..
Kim bilir, takım kupa almıyor, şampiyon olmuyor, her maçı kazanmıyor diye okul ve mahalle arkadaşlarının çoğu yanından ayrılmasaydı belki de kuzeniyle gitmeye başlamazdı maçlara.. Ama gün onu getirdi.
Onunla maçlara gitmeye başladı Serdar..
Kapalı Kale Arkası'na, yani Teksas'a iyiden iyiye bağlandı, bir takımdan çok ötesini seviyordu gün geçtikçe..
Serdar büyüdükçe, dertleri de büyüdü..
İyice sarıldı tribüne, karşılıksız sevmenin değerini her geçen gün anlıyordu çünkü ve inadına yürüdü..
Yürüdü..

Deplasmanlara gitmeye son sürat devam etti Serdar..
Çok şey yaşadı, çok anı biriktirdi..
Çile de çekti, makarasını da yaptı..
Bursaspor sevdası da, bünyesi de, yaşadıkları da boyunu ve yaşını aştı..
Deplasmana giderken veya deplasmanda kavgalara da girdi.
Yapmaması gereken bazı şeyler de yaptı.
Liseyi, bir ayağı çukurda tamamladı..
Ama ne yaptı ne etti üniversiteyi kazanmasını bildi..
Ailesinin o gururu yaşamak istediğini biliyordu.
"Anama, babama borcumdur, bitirdiğimi de görecekler, ilk maaşımı aldığımı da. İlk maaşımla onlara hediyeler alacağım" derdi.
"Bursa'dan ayrılmak istemiyorum"dedi, tekstil şehrinde kalmak için Tekstil Mühendisliği okudu..
6 yılda bitirdi.
Zor zar..

Okulu daha yeni bitirmişti ki; 7 yıldır sabırla beklediği bir gün geldi Serdar'ın.
Bir silsilenin içinde buldu kendini.
Sinirine hakim olamadı..
Yapmaması gereken şeylere bir yenisini ekledi..
Bir sabah siren sesleri duydu..
Kapıları çaldındı.
"Yandık!" diye içinden geçirdi ama dışından, "Sakin ol anne" dedi..
Yürüdü kapıya, kapıyı açtı, gelen memurlarla birşeyler konuştu ve ardından yeninden odasına yürüdü. Giyindi, telefonunu da aldı yanına.
9-10 saat bir sürü, hiç görmediği yerler gördü..
Emniyet nasıl bir yermiş, Adliye nasıl bir yermiş, Savcı ne tür işlerle uğraşırmış onları öğrendi.
O gün hava karardığında, "Bursaspor sen çok yaşa!" diyerek yürüdü bir otobüse, kayboldu gözden.
En yakın arkadaşlarıyla bile güneşten eşit alamıyordu payını artık..
Cezaevi denilen yere girdi, bir bedel ödemesi gerekiyordu ama "Çok ağır oldu" diyordu.

Hayatından 4 ay gitti Serdar'ın..
Gençliğinin baharından 4 ay..
Siciline kötü şeyler işlendi.
Bir Tekstil Mühendisi'nin geleceğine bir çentik atıldı, kendisi attı, ya da başka birşey..
Kendisi bilir, o değerlendirir..
"Kardeş!" diyordu Serdar, "Ben girdim, benden sonra da onlar. Onlar birilerini vurdu, birilerini öldürdü. Ben yara bile vermedim kimseye, onlar çıktı ama ben çıkamadım"
Kız arkadaşı vardı Serdar'ın..
O hayal ettiği Bursasporlu kız değildi kız arkadaşı ama çok güzeldi, "Ben yeşil beyazdan vazgeçmem, bak yeşil gözlü ve beyaz tenli benim hatun" diyordu.. Güldürüyordu yanındakileri..
Kız arkadaşı bekledi onu, ailesi hep karşı çıktı ama "Gelecek ve geleceğim gelecek" diyordu kız arkadaşı..
Esma'ydı adı..
Her görüşe gitti..
Görüştü.
Bir cam arkasından, bir telefonla konuştular 4 ay boyunca.

Devamı, ilerleyen günlerde..


Gökhan Sezer | Bursaspor Postası

13.7.11

Temiz lig istiyoruz


Gündemdeki 'şike ve teşvik primi' soruşturmasına dair Bursaspor'un taraftar topluluğu Teksas'tan açıklama geldi..

Teksas grubunun sitesinde yer alan açıklama şu şekilde:
"Gündemdeki 'şike ve teşvik primi' soruşturmasına dair açıklamamızdır;
Ülke futbolumuzda deprem etkisi yaratan şike ve teşvik primi soruşturması ile ilgili olarak bu güne kadar pek çok kişi, kurum ve taraftar gruplarından açıklamalar yapılmış, fakat Bursasporlular bu süreci izlemeyi ve sürece sağduyu ile yaklaşmayı tercih etmişlerdir. Ancak konuşma vaktimiz gelmiştir.

Hukuki süreç devam etmektedir. Bize göre 'malumun ilanı' olan bu olayların ortaya çıkarılması ve adı geçen kulüplerin ve şahısların suçluluğu veya suçsuzluğu konusunda yorum yapmak bize düşmemektedir. Ancak Mehmet Ali Aydınlar başkanlığındaki Türkiye Futbol Federasyonu'nun, kamuoyunun ve basının tavrı üzerine bu açıklamayı yapma gereği duymuş bulunuyoruz.

Öncelikle şunu ifade etmek istiyoruz. Çeşitli sosyal paylaşım ve medya platformlarında dillendirildiği gibi 'şampiyonluğun kulübümüze verilmesi' gibi bir beklentimiz yoktur. Tek beklentimiz adaletin tecelli etmesi ve yerini bulmasıdır. Bu anlamda, gereken yapıldığında o tür bir durum ile karşılaşılması halinde de tavrımız aynı olacak, tarafımızca herhangi bir kutlama yapılmayacaktır. Bursaspor taraftarı, bir kupaya hiçbir zaman onurundan daha fazla değer vermemiştir.

Türkiye Futbol Federasyonu'nun vermesi gereken kararın aciliyeti ortadadır. Ancak, acil bir karar alınması yönündeki gereksinim, görmekteyiz ki ilgilileri 'geçiştirici' bir karar almaya itmektedir. Kulüpler Birliği ve Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri arasında yapılan toplantıdan çıkan açıklamanın altına Bursaspor taraftarları olarak imza atmıyoruz. Bursaspor taraftarı, gerçek sahibi olduğu Bursaspor Kulübü'nün bu açıklamanın altına imza atması konusunda da gereken tavrı ortaya koymalıdır, koyacaktır. İlgili açıklamanın altına atılan imza, Bursaspor taraftarlarınca silinmelidir, silinecektir. Bursaspor taraftarı, 2004 senesini çok iyi hatırlamakta ve bu gibi 'şike' meselelerinde en keskin tavrı 7 senedir ortaya koymaktadır. 2004 senesi de, gerçekten ve herkes için adaleti savunan herkesin görmesi için 'tüm lekesiyle' mazide durmaktadır.

Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA'ya üyedir ve bu üyelik, futbol konusunda uluslararası talimatlara uymaya söz verildiğini belirtir. Ancak mevcut durumda takınılan tavır, bu talimatlara aykırıdır ve UEFA'nın, bahsi geçen sonuçların çıkması halinde ülkemizi uluslararası etkinliklerden men etmesi kaçınılmaz olacaktır. Burada, Bursaspor'un suçu ne olacaktır?

Olaylı geçen Beşiktaş maçının ardından, "Cezalar artırılmalı", "Verilecek ceza örnek teşkil etmeli", "Bursaspor küme düşürülmeli" diyenler neredeler? Sorma gereği duyuyoruz. İlgili maç hakkında çıkan ceza kararının açıklandığı konuşmada geçen "Kırılma noktası" terimi, ne oldu da bu olayda unutulmuştur?

Bu soruşturmanın merkezinde bir Anadolu kulübü olması halinde, Türkiye Futbol Federasyonu'nun anında ve nasıl bir karar alacağını hepimiz biliyoruz. O yüzdendir ki, devir 'para ve havuz gelirleri' için imza atma değil, küçük balığı yiyen futbol düzenine baş kaldırma devridir. Anadolu kulüplerinin taraftarlarını, bu duruma karşı birleşmeye çağırıyoruz.

Temizlik ve temiz lig istiyoruz!"
Teksas.org

23.4.10

Son Efendi Şampiyon Yap Bizi


İstanbul'un saltanatını yıktığımız gündür bugün.

Bugün şampiyon olduğumuz gün.

Yeşil beyaz bayrağın boğazda dalgalandığı gün.

Alkışlayın ulan dediğimiz gündür bugün.


''.. artık uzatmaların da son dakikasına girdik sevgili seyirciler, Bursaspor’un şampiyonluğuna sadece saniyeler kaldı dediğim an hakem maçın son düdüğünü çalıyor. 2009-2010 yılının şampiyonu Bursaspor.. ''

Her yer yeşil, her yer beyaz. Caddeler, sokaklar.. Setbaşından Altıparmağa insan seli.. Bütün şehir ayakta.. Herkes birbirine sarılmış, Sakarya’da ağlayanlar yine ağlıyorlar. Bu kez gururlu, bu kez mutlu, bu kez başlar dik. ''Hak ettik, hakkımızdı, Allah’a binlerce şükürler olsun, artık gözümüz açık gitmeyecek, yarın ölsek de umurumuzda değil, duyuyor musun Abdül abi, Yaşar baba! bak Bursasporumuz şampiyon''

''Evet sevgili seyirciler Ankara Kızılay meydanındaki kutlama görüntülerinden sonra tekrar sizlerle birlikteyiz. Şampiyon takımın Şampiyon hocası Ertuğrul Sağlam gururla sahadaki futbolcularını alkışlıyor, biz de seni alkışlıyoruz sevgili Ertuğrul Sağlam. Türk futbolunda bir devrim yaptınız.''

Yazdıklarımız yaşanabileceklerden sadece bir kaçı.. (Gözlerimizi kapattığımızda yaşayacaklarımızı hayal dahi edemiyoruz aslında)

Zamanı nasıl ileri almışsak şimdi de biraz geri alalım.

2009-2010 sezonunun ilk yarı maçları bitmiş Bursaspor ligte 3.durumda.. OlayTV’ye konuk olmuşuz.. Program öncesi katılacak olan ağabey ve kardeşlerimizle aramızda sohbet ediyoruz. Amaç hep birlikte Bursasporumuzun önünü açabilmek için şehrin tüm katılımın sağlayabilmek adına bir kampanya başlatılabilmesi fikrine sahip çıkmak..

Programı sunacak olan Tarık Çapçı ağabeyimiz ile aramızda geçen bir diyalog: ''17 maç oynadık, bir 17 maç daha oynayacağız. Eğer bugün üçüncüysek sezon sonu en kötü yine üçüncüyüz’’ ''Abi belki şampiyonuz’’ ''neden olmasın''

Her nedense program içinde de kapalı çarşı adına konuşan ağabeyimiz ''biz şampiyon olamayız, bizi yapmazlar’’ diyordu. Kendisine hitaben şöyle demiştik: ''Ya olursak?..’’

Belki de o ağabeyimiz de sevgili Rıdvan Dilmen’i çok seyrediyordu. Ne demişti Rıdvan hoca ligin ilk yarısı için: ''Kayseri ve Bursa bulundukları yerde duramazlar, onlar orta sıra takımları.''

Biraz daha geri gidelim 15.hafta; bu kez ünlü kahin değerli spor adamı ve Türkiye’mizin en değerli teknik direktörlerinden sevgili Mustafa Denizli konuşuyor: ''30.hafta şampiyon belli olur.’’ Ertesi gün kendisine bizler de şunu yazmıştık ki daha Bjk ile oynamamışız. ''17 ve 34 rakamlarını taktik tahtasının sol üst köşesine yazıp her gün bakmasını..’’

Şimdi düşünün; biz değil miydik 17. haftada vapur iskelesine koşan. Şimdi bir kez daha düşünün; Biz değil miydik haftalar geçtikçe vapur iskelesine koşmalara devam eden?

Zamanı geri almaya devam edelim. Kendi evimizde Gençlerbirliği ile oynuyoruz. Maç daha başlamamış. Hangimizin aklında yoktu ki şampiyon olabileceğimizi düşünememek o an. Daha günler öncesinden yazmıştık forum sayfalarına şampiyonluk hayallerimizi. O gün kaybettik ama her yenilgi bize bir şeyler katıyordu. Çünkü biz hocamıza inanıyorduk, güveniyorduk. Çünkü biz, şampiyon olmadan ölmek istemiyoruz diyenlerdik.

Şimdi gerekirse, İstanbul’un yedi tepesine 7 bayrak dikeriz. Çünkü biz Ulubatlı Hasanların torunlarıyız. Şimdi istenirse boğaza dev bir yeşil beyaz bayrak asarız. Çünkü biz Çanakkale geçilmez diyen Bursa seyyar Jandarma taburunun çocuklarıyız.

Zamanında Gaziantep ve Gençlerbirliği’nin şampiyonluğunu istemeyen güçlerin gizli oyunları bu kez sahne alamazlar. Çünkü biz Anadoluyuz. Şimdi son kez yazıyor ve son kez söylüyoruz.
SON EFENDİ, ŞAMPİYON YAP BİZİ!

Not: Biliyoruz ki olası şampiyonluğumuz kimine kına yaktıracak, kimine de kapak olacaktır. Bu yüzden kınaları ve kapakları hazırladık, postaya verilecek günü bekliyoruz.

© Teksas.org  © Teksas.tv
İnadına Teksas fanzin komitesi ve yazarının izni olmadan,

kaynak gösterilmeksizin kullanılması yasaktır. ©Teksas.org

Sana Olan Aşkımız


Bursaspor'um ne kadar güzel bir duyguymuş aslında seni liderken görmek herkesin seni konuşması herkesin senden bahsetmesi herkesin helal olsun bursa'ya demesi..

bunları bize yaşattığın için sana olan minnettarlığımız ve borçlarımız dahada büyük bir boyuta ulaştı bugünleri bile görmeyi düşünemiyecek anlar zamanlar sezonlar yaşarken

seni şuan 17 takım içindeki en üst mevkide görmek onlardan üstün bir konumda olduğunu görmek ne kadar güzel bir duygudur yaşamak bizim için ölüm olsa farketmez bir mutluluk



Tek sorun şudur ama ; herkes seni konuşuyor evet herkes senden bahsediyor seni izliyor seni takip ediyor bunlarda evet ama herkesin kafasında bir soru işaretidir ki almış yürümüş

şuan lider olmana rağmen yarın oradan inerler çok sürmez şampiyon olamazlar demelerine karşı seni savunmamız sana olan minnettarlık borç ve büyük sevgimizden kaynaklanıyor olsa gerek

bursa’da yaşayan yada yaşamayan sen hariç diğer futbol takımlarını tutan herkes kendi takımlarıyla uğraşmayı onlarla ilgilenmeyi bırakmış ne hikmetse senin yapacaklarını düşünüyor olmuş.

Şampiyon olamaz diyorlar istikrar sürdüremezler diyorlar neden ? senin ne kadar köklü bir yapıya sahip olduğunu , senin arkanda ne kadar büyük taraftar kitlesi olduğunu , hatta bulunduğun konumun en güzel yanı olan destekçilerimizi görmemizi sağlayan diğer anadolu şehirleri taraftarları'nın bile senin arkanda yanında destekçin olduğunu bilmiyorlar mı dersin ?

Yada bunları bilmelerine rağmen şampiyon olamayacağını kupaya kaldıramayacağını söyleyerek kendilerini mi avutuyorlar dersin ?

Bu zamana kadar hiç kupa alamamış olman bu saatten sonrada asla alamayacağın anlamına geliyordur diye mi düşünüyorlar dersin ?



Bursa’m çok güzel bir duygu ve aynı zamanda heyecan içindeyiz şehrin heryerinde ismin resmin , rengin hatta başka şehirlere bile yayılan ismin , resmin , rengin var...

bunun gururu mutluluğu sevinci bizde o kadar büyük bir yer kaplıyor ki sana olan sevgimizi katladıkça katlanıyor..

Yıllarca ne bir kupa ne bir şampiyonluk ne bir başarı göremeden yitirilenler , yitirilmek üzere olanlar , yada hala peşinde herşeyi yapmaya sevdan ile yanıp tutuşmaya devam edenler seni bu kadar severken bu kadar karşılıksız beklentisiz severken şuanda bulunduğun konum içinde seni ne kadar seviyor tahmin edebilir misin ? Sana olan sevgimiz değil Bursa'yı tüm türkiye’yi nasıl yakabilir nasıl yıkabilir bilir misin ?

Şimdi sen söyle bize be bursam kupayı alabilir misin ? alamaz mısın ? kişisel cevapları zaten biliyoruz Bursa’da yaşayıp bursa’ya destek vermeyenler ! bursa’da yaşayıp bursa’nın ekmeğini yiyenler ama sana destek vermeyenler zaten ısrarla kupayı alamayacağını söylüyor ve biz onlara artık kulak asmıyoruz , asmamaya çalışıyoruz..

Peki ya bunlardan geriye kalanların kupayı alabileceğine dair ciddi inanç ve umutları ? sence yanlış ve boşuna mı dersin ? bu kadar yaklaştığımızı hissedip daha 7 hafta varken şampiyonluk bizimdir diye şimdiden kutlama hazırlıkları yapmamız boşa mıdır dersin ? bunca insan yanılıyor mudur dersin ??

7 hafta var hiçbir şey belli değil bellide olmaz hayırlısı olsun derken bile ne kadar istediğimizi ve isteğimizin sonuçsuz kalmayacağına çok büyük umutlarla sarılmamız boşu namı dersin ?

hepsi için ortak ve net bir cevap var Bursam oda şudur : 7 hafta sonra lig bittiğinde kupayı al yada alma bu kadar yaklaşmışken bırak yada tut asla bırakma !

Bize bunları yaşatmış olman bize bu mutluluğu , heyecanı , umudu , geçmek bilmeyen haftaların geçmesi için tüm saatlerimizi günlerimizi haftalarımızı aylarımızı sana adamış olmayı yaşatmış olman ''Bursaspor Sen Çok Yaşa , Canım Feda Olsun Sana'' diyen herkese yetti ve arttı fazla bile geldi..!

Başımız dik gırtlakta atkı sırtta formal gururla gezebiliyoruz Sokaklarda Semtlerde , Kentlerde senin ismin anıldığında rahatça seni savunabiliyoruz ya gram üzülmeden pişman olmadan ‘’ ah be ‘’ demeden savunabiliyoruz ya..

Varsın kupayı alma Bursam..Ömür bitene kadar bekleriz biz o kupayı , o günü..

Ömrümüzün bitmesini beklerken san maki sana olan sevgiler , sevgililer bizden sonrada var olmazlar..

Bizden öncekilerden bize emanet olan , Bizden sonraki herkese emanetimiz olan sana duyduğumuz ''Bağlılığımız'' sana olan karşılıksız ''Aşk''ımız olucaktır ! yani bizden sonra belki bir ömür süresince senin kupayı almanı ve alacağın günü görmeyi bekliyecek binlerce sevgilin olucak..



Sana olan ''Aşk''ımız Asla Bitmeyecek..!!


Burak Paktel, 02 Nisan 2010
İnadına Teksas fanzin komitesi ve yazarının izni olmadan,

kaynak gösterilmeksizin kullanılması yasaktır. ©Teksas.org

Tribün


YEŞİL-BEYAZ'ı seveceksin taparcasına

Haykıracaksın aşkını,boğazların çatlarcasına

Zıplıycaksın, koltukları kırarcasına

Öylesine seviceksin ki bu tribünü

Son sigaranı paylaşırcasına

Yanındaki canından bir parçaymışcasına

Omuz omuza.....

Boğazların çatlarcasına

Aşkını gökyüzüne kadar anlatırcasına

Seveceksin bu tribünü...




Harun Yaylaoğlu, 17 Nisan 2010
İnadına Teksas fanzin komitesi ve yazarının izni olmadan,
kaynak gösterilmeksizin kullanılması yasaktır. ©Teksas.org

31.3.10

BURSA

BURSA

Sabah uyansam cıvıl cıvıl öten kuşlarına baksam
Yüzümü yıkasam buz gibi suyunda
Yüzümü kurulasam havlunda
Sabah kahvaltımı yapsam Bursama Karşı..

Arkadaşlarla buluşsam heykelde
insek arap şükrüye ufaktan ufaktan
Rakı balık yapsak yine
Kafamız bir çıtır olana kadar..

Sonra Gitsek Mudanya'ya...
Çıksak Yıldız tepeye
Haykırsam adını mehtaba
Yakamoz olana dek sabahlasam

Sonra çıksak Uludağ'a
Dağına taşına benimdir desem
Teneffüs etsem Havanı
Ciğerlerim etse bayram
Sonra haykırsam adını
Yankılansa sesim
"BURSA BURSA BURSA" diye...


Harun Yaylaoğlu, 20 Ocak 2010

İnadına Teksas fanzin komitesi ve yazarının izni olmadan,
kaynak gösterilmeksizin kullanılması yasaktır. ©Teksas.org

Turgay ve gooool!..


Soğuk bir kış akşamı yine, aylardan Ocak. Cam kenarına geçmiş, sokak lambasına bakarak yağan karı izlemekteyim. Bir zamanlar kurduğumuz ''belkide hiç göremeyeceğiz'' dediğimiz hayaller şimdi gözlerimizin önünde,ramak kaldı gerçekleşmeye. Son virajda ilerliyoruz dolu dizgin. Düşlüyor bütün Bursa Avrupayı,şampiyonluğu. Düşlüyor bütün Bursa gelecek başarıları. Taksicisi,minibüsçüsü,matbaacısı,vatandaşı inanmış;kenetleniyor birbirlerine. Daha gür bağırıyor taraftar,haykırıyor delicesine. Tek bir şey bekliyor oyuncular,destek. Yumruklarımızı daha yukarı kaldırdık,inancımız sonsuz,son nefesimizle bağırıyoruz.


Ölesiye…

Başladık odam kirece şaşırtın bizleri bu sene!

Sağ kanattan koşuyor Ali

Verdi pasını Kritaya

Kritadan Ergiç'e.

Önünde ki oyuncuyu geçti Ergic.

Depar atan Volkan'ı gördü.

Volkan birinci oyuncu

ikinci oyuncuyu da geçti.

Kaldırdı kafasını,

yaptı ortayı arka direğe

Turgay yükseliyor,

Turgay vuruyor kafayı

Turgaaaaaaaay

ve gooooooooooooool.



Sezer Yıldız, 06 Şubat 2010

İnadına Teksas fanzin komitesi ve yazarının izni olmadan,
kaynak gösterilmeksizin kullanılması yasaktır. ©Teksas.org

Sen İstedinde..

Benden cebimdeki paramı
İstedinde, ben vermedimmi
Benden Sadakat istedinde,
Ben etmedimmi

Benden aşk şarkıları istedin de,
Ben bağıra bağıra söylemedimmi
Kalbimi söküp YEŞİL BEYAZ'a boyamamı
İstedinde, Onuda Yapmadımmı

Benden tek odak noktamın, yüreğim olmasını istedin de
Orayıda sana vermedim mi BURSAM..!!
Benden herşeyimi İstedinde,
Ben sana vermedimmi

Ben sana herşeyimi verdim de
Peki sen bana ne verdin,
Ne kupa, ne para,
Ne de, ŞAMPİYONLUK!


Harun Yaylaoğlu, 07 Mart 2010

İnadına Teksas fanzin komitesi ve yazarının izni olmadan,
kaynak gösterilmeksizin kullanılması yasaktır. ©Teksas.org

28.1.10

Deplase olmak lazım!


"özellikle gençlere söylüyorum çünkü bir yaştan sonra deplasman yorgunluğu bünyeyi sallayabiliyor. dahası, yol arkadaşı bulmakta güçlükler ortaya çıkıyor ki, deplasman da tek başına çekilecek iş değil... evet, deplase olunuz. takım sevgisini rasyonel biçimde açıklamanız gerekmez ve takımınızı gerçekten seviyorsanız, deplasmanın meşakkatlerine değer. şehrinizden yüzlerce kilometre ötede, takımınızın arkasında bir ses olursunuz, az şey mi? doğru, futbol seyir sporu olarak çok güzel, seyircilik bir zevk. ama "taraftar" olmak, seyirciliği de kapsayan ve bunun ötesine geçen bir şey. "tribünde" olmak değil "tribünden" olmak, söylendiği gibi sürüye katılmak değil paylaşmak, belki zaman zaman kendini kaybetmek ama zaman zaman da kendini bulmak, yalnızca takımın en parlak günlerinde sokakları korna sesleriyle inletmek değil iyi günde kötü günde birlikte yürümek..."

Can Kozanoğlu
Futbol ve Kültürü kitabındaki "Gençler Deplase Olunuz" adlı yazısından

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites